İlluminati: İlk Işıklar #3

Kurfürst Karl Theodor

Charles Theodore, Elector of Bavaria
Artist: Anna Dorothea Therbusch (1721–1782), Original painting housed at at Schloss Schleissheim (Schleissheim Palace) in Oberschleißheim, Munich, Germany.

İlluminati ile Diğer Gizli Cemiyetlerin İlişkileri

Cemiyetin kurulduğu bölgede yüzyıllardır etkili olan Cizvitler durumdan oldukça rahatsızdı. Özellikle Fransa, İspanya, Portekiz ve Napoli gibi güçlü Katolik monarşiler, Cizvitlerin siyasi etkisinden rahatsızdı. Papa XIV. Clemens’e baskı yaparak, 21 Temmuz 1773’te Dominus ac Redemptor adlı Papalık fermanıyla tarikatın Katolik ülkelerde yasaklanmasını sağladılar. Ancak daha sonra göreve gelen Papa VII. Pius, Cizvitlerin tekrar güç kazanmasını istiyordu. Yasakla beraber kısa süreliğine güç kaybeden Cizvitler, tekrar güçlenmeye başlamış; hem eğitimi hem de misyonerlik faaliyetlerini kontrol ederek Bavyera’da yerel otoritelere kafa tutacak güce sahip olmuşlardı. Adam Weishaupt ve onun kurduğu yeni cemiyetle tamamen zıt olan görüşleri nedeniyle, Adam’ı bizzat Papa’ya yazdıkları mektuplarda “din düşmanı, insanları günahkârlığa teşvik eden ve onları Tanrı’dan uzaklaştıran biri” olarak tanımlamışlardı. Bu durum, Cizvitlerin İlluminati’ye karşı açıkça düşmanlık beslediklerini göstermekteydi.

Altın ve Gülhaçlı Tarikatı, 18. yüzyılda Almanya’da etkili olan ezoterik cemiyetlerden biriydi. Katolik Kilisesi karşıtı eğilimleri nedeniyle, başlangıçta İlluminati ile bazı düşünsel paralellikler taşıyor gibi görünse de, Gülhaççılar esasen Protestan coğrafyada gelişmiş ve mistik Hristiyanlığa bağlı yapılarıyla dikkat çekmişlerdi. İlluminati ise dinî dogmaları tamamen reddeden, seküler bir yapıya sahipti. Altın ve Gülhaç Tarikatı, masonluk içinde ortaya çıkmış, fakat simya, sembolizm ve mistik geleneklere verdiği önemle ondan ayrışmıştı. Gülhaççılar; soylular arasında ve mason localarında oldukça etkiliydi. Zamanla iki cemiyet arasında görüş farklılıkları derinleşmiş, Gülhaççılar İlluminati’yi “Tanrı düşmanlığı” ve “ahlaki yozlaşma” ile suçlarken, İlluminati de Gülhaççıları “hurafe yayan” ve “mistik zincirlerle halkı bağlayan” yapılar olarak eleştirmiştir. Bu durum, iki yapıyı rakip hatta düşman konumuna getirmiştir.

18.yüzyılda Almanya’da masonluk, hem entelektüel hem de siyasal anlamda yükselişteydi. Prusya Kralı II. Friedrich’in mason olması, örgüte hem prestij hem de meşruiyet kazandırdı. Masonluğun büyümesinde, Aydınlanmacı düşüncelerle ezoterik ve mistik yaklaşımların birlikte etkili olması önemli bir rol oynadı. Ancak bu iki eğilim zamanla fikir ayrılıklarına neden oldu. Altın ve Gülhaç Tarikatı gibi mistik akımlar ile İlluminati gibi radikal aydınlanmacı gruplar, masonluk içinde ideolojik rekabete giriştiler. Bu durum, özellikle 1780’lerde, Gülhaççılar, geleneksel masonlar ve İlluminati arasında belirgin bir gerilim ve ayrışmaya yol açtı.

Bavyera'da Değişen Dengeler

1777’de, Bavyera Elektörü Maximilian III. Joseph çocuksuz ölünce, en yakın erkek varis olarak 1742’den itibaren Pfalz Elektörü olan Karl Theodor, Bavyera'nın da başına geçti. Ancak bu birleşme bazı güçlerin hoşuna gitmedi. Avusturya İmparatoru II. Joseph (Kutsal Roma Germen İmparatorluğu'nun başı), Bavyera'nın bazı bölgelerini ilhak etmek istedi. Ancak Saksonya Elektörü ve özellikle Prusya Kralı II. Friedrich (Büyük Friedrich), Avusturya’nın güçlenmesini istemedi. Bu nedenle, 1778’de Prusya ve Saksonya Avusturya’ya savaş açtı. Savaş kısa sürdü ve çok kanlı olmadı; bu nedenle tarihçiler bazen buna “Kartoffelkrieg” (Patates Savaşı) da der. Çünkü askerler daha çok patates aramakla meşguldü. 1779’da yapılan Teschen Antlaşması ile savaş sonlandı. Avusturya, Bavyera'nın küçük bir bölgesi olan Innviertel’i ilhak etti. Karl Theodor, Bavyera üzerindeki egemenliğini korudu. Prusya ve Saksonya, Avusturya'nın daha fazla genişlemesini engelledi. Bu kriz, Almanya’daki küçük prensliklerin nasıl büyük güçler (Prusya vs. Avusturya) arasında pazarlık konusu olduğunu gösterdi. Ayrıca savaşta toprak kaybeden Karl Theodor’un, Bavyera’daki halk ve yerel elitlerle arası pek iyi olmadı. Bu ortam, İlluminati ve Aydınlanmacı hareketlerin daha da güçlenmesini sağladı.

İlluminati'nin İlk Seneleri

İlluminati'nin kuruluşunda etkili olan isimlerden biri de Weishaupt’un öğrencisi ve arkadaşı Franz Xaver von Zwackh idi. Weishaupt ve Zwackh arasındaki mektuplar, tarikatın yapısının oluşumunun her adımını açıkça gösteriyordu. Yeni tarikata şu tek amaç verildi: bilimsel bilgilerin toplanması ve gizli öğretimi. Yani, tarikat gizli bir bilgelik okulu olmalıydı ve kurucusu yalnızca genç akademisyenleri kabul edip, onlara aptallık ve din adamlarının çıkarcılığı yüzünden kamu kürsülerinden kovulmuş olan şeyleri huzur içinde öğretmek istemekteydi.

Weishaupt, bu planı o sırada üniversitede öğrenim görmekte olan en güvendiği arkadaşlarıyla paylaştı: dönemin Bavyera Saray Maliye Meclisi Üyesi von Massenhausen, Kopenhag’daki İmparatorluk ve Kraliyet Elçiliği Sekreteri von Merz ve Freising Prens-Piskoposluğu Saray Danışmanı Hohenaicher. Bu kişiler onu planı daha ileri götürmesi için cesaretlendirdiler ve yeni topluluğa üye kazandırma işini üstlendiler. Bundan itibaren bu tarikat, kurucusunun ve yardımcılarının en sevdiği uğraş hâline geldi. Tüm boş zamanlar bu işe adandı. Kısa sürede Schwaben, Franken ve Bavyera’da birçok üye kazanıldı. Bu üyeler arasında Bavyera Saray Danışmanı Zwackh ve Bavyera Revizyon Meclisi Üyesi Berger de bulunmaktaydı.

Ancak henüz üyelere herhangi bir tarikat yazısı verilemeyeceğinden, onlara belli başlı kitaplar önerildi ve bu kitaplardan özetler çıkarmaları istendi. Belirli görevler üzerine makaleler yazmakla görevlendirildiler. Tarikat büyüdükçe, tarikata ait metinlere olan ihtiyaç arttı ve Weishaupt, genel tarikat tüzüklerine dair bir taslak oluşturdu. Bilimlerdeki bilgilerin, yönergelerin ve öğretilerin törenler ve dereceler yoluyla aktarılmasının, bu bilgilerin daha çekici hâle gelmesini sağlayacağı düşünülerek şimdiye kadar toplanan malzemeler aşamalara ayrıldı. Masonluk törenlerinden bazı unsurlar ödünç alındı. Ancak bu tür unsurlar o dönemde Weishaupt’un pek hoşuna gitmiyordu. Bu nedenle, yeni törenler geliştirmeyi bizzat kendisi üstlendi. O sıralarda Zend-Avesta (Zerdüştlerin kutsal metinleri) üzerinde çalıştığından, yeni tarikat sistemini Parsî törenlerine benzer şekilde şekillendirme fikrine kapıldı.

Aynı dönemde tarikata “Minerva Tarikatı” adı verildi. Bu adın türettiği sembolik kavramlar – “ışık”, “gözler”, “körlük” – giriş törenlerindeki farklı lamba çeşitleriyle, tarikat sembolleriyle ve armasıyla açıklanabilir. Tarikatın üye sayısının hızlı artışına uyum sağlayamamasından ve üyelerin niteliğinden memnun olmayan Weishaupt, bir başkasını tarikata kazandırmak isteyen her kişi için özel kurallar hazırladı. Kişilerin bu kurallara uyup uymadıklarını gözlemlemek, denetlemek ve eğitmek için kendilerine aylık olarak gönderilmek üzere tablolar ve günlük kayıtlarının (Diarien) formülerleri teslim edildi. Ayrıca onlara “Talimatlar” (Instructionen), “Telkinler” (Insinuationen), “Özel Bildirimler” (Partikularien) ve “Tüzükler” (Statuten) verildi.

Bu sorunu, daha fazla kişiyi tarikata dâhil ederek ve onların yardımını alarak çözebileceklerini düşündüler. Bu nedenle Kanonikus Hertel, Profesör Bader ve Graubündenli Baron Bassus – Hofrat W.’nin eski okul arkadaşı – tarikata dair konularda tamamen bilgilendirildiler. Eichstätt’te ise aynı şekilde Hükümet Danışmanı Freiherr von Schreckenstein ve Başpiskopos Kont Kobenzin ile iletişime geçildi. Böylece işler artık bambaşka bir görünüm kazanmaya başladı. Görüldü ki, pek çok üyeye tarikat hakkında abartılı bir izlenim verilmişti; onların fikirleri ve beklentileri, hiçbir zaman karşılanamayacak derecede büyüktü.

Artık tarikat, Weishaupt’ın hayallerinden uzaklaşmıştı. Herkes farklı bir amaçla ilgileniyor, her biri kendi üstünün kişisel düşüncelerine göre şekilleniyordu. Bu kişiler, bazen keyfi, bazen gereksiz, hatta gülünç diyebileceğimiz talimat ve yönergeleri “tarikat kuralları” kisvesi altında almışlardı. Sonuçta Weishaupt, kendi ilk planını artık tanıyamaz hâle gelmişti. Bu durum, “Areopagitler” adı verilen, kurucular ve yüksek dereceli üyelerin yer aldığı bir yönetici grubun oluşmasına sebep oldu.

Prof. Bader, değiştirilmiş ve zorunlu tarikat metinlerini düzeltme görevini üstlendi. Artık tarikat metinlerinin geçerli olması için Weishaupt’ın onayından geçmesi gerekiyordu. Yazılardan yalnızca Weishaupt’un sayı şifreleriyle yazılmış olanı kullanılmaya devam edilecekti. Bundan sonra Areopagus’a, tüm üyelerin onayı olmadan kimse kabul edilmeyecekti. Tarikat sistemindeki değişiklikler, içerideki gruplar arasındaki çatışmayı artırdı. Weishaupt, kuruluş amacını korumak adına mektuplarında en güçlü savunmaları yazmak zorunda kaldı ve yoldaşlarını tekrar tekrar teşvik etti. İkna ve birçok uzlaşmayla yeni bir karara varmayı başardılar. Bu karar, Illuminaten Tarikatı'nın ilk temel taşı oldu. İkinci dereceden olan “küçük İlluminat” (der kleine Illuminat) bu esnada ortaya çıktı. Böylece tarikatın kuruluşunun birinci dönemi sona ermiş oldu; bu dönem 1775 yılında başlamış ve 1779 yılında bitmişti.

Kaynakça